Proje Yönetimi olmasa ne olurdu?

Proje Yönetimi olmasa ne olurdu?

Projeler tabiri yerindeyse tekerleğin icadından beri insanların yaşamının bir parçası. Kaynaklar M.Ö. 2560 yılında tamamlanan Keops Piramidi’nin her yüzü için ayrı bir proje yöneticisi atanmış ve böylelikle bu zamanlarda bile bir iş kırılım ve proje yönetimi yapısı kurulmuş olduğuna işaret ediyor. Projelerin doğaları gereği insanlık tarihinde her daim yer aldıkları ve bundan sonra da alacakları bir gerçek; ancak proje yönetimi olmasaydı ne olurdu? Bu ilginç dünyada olabilecekleri bir düşünelim.
 
Projeler öncelikle satış veya iş geliştirme kanallarından gelen bir talep veya üst yönetimden ‘haydi proje var, davranın’ buyruğu ile başlardı. Kimse proje ekiplerinin projeyi yapıp yapamayacağını sorgulamaz ve bı ekipler her fırsatta teslim edemeyecekleri iş yüklerinin önüne koşulurlardı.  
 
Proje çerçevesini çizmek ve kapsamını belirlemek müşterilerin veya satış departmanlarının inisiyatiflerine (ya da daha doğru tabiri ile merhametlerine) kalır, proje ile ilgili bir başlangıç belgesi ve plan olmadığından projeye gerek baştan gerek sonradan dahil olan paydaşların bilgi alabileceği hiç bir yer olmazdı. Kimse tam olarak ne teslim edileceğini bilmediğinden her paydaş kapsamı kafasına göre yorumlar, kapsam kaymaları, eksiklikler ve gereksiz ek teslimatlar havada uçuşurdu. 
 
Diğer kısıtlar olan proje teslim tarihi ve bütçe şöyle böyle bilinir, ancak proje yapılırken kimse planlanan ile gerçekleşeni karşılaştırmazdı. Proje maliyeti katlandığında ve/veya teslimatlar geciktiğinde bunlar genellikle teslimat gününde, artık yapılabilecek bir şey kalmadığında fark edilirdi.
 
Projelerde etkin bir değişiklik kontrolü yapılmadığından paydaşlar proje bileşenlerini kafalarına göre değiştirir ve bu değişiklikler hakkında kimseden onay almaya zahmet etmezlerdi. Bunların gereksizlikleri ve getirdikleri ek maliyet ve zaman yükü çoğu zaman proje bitmek üzere olduğunda ortaya çıkardı. Daha vahim durumlarda proje çıktılarının bu değişiklikler yüzünden işe yaramaz hale geldiği anlaşılır ve projelere söylene söylene yeniden başlanmak zorunda kalınırdı.
 
Proje ekibinden biri ayrıldığında proje ile ilgili bildikleri de bu kişiler ile beraber gider, yerine gelen ekip üyeleri projeye yol ortasında birden beliren aracın ışıkları karşısında donan tavşanlar gibi bakakalırlardı. Öğrenilmiş dersler özümsenmediğinden ve paylaşılmadığından benzer projelerde aynı hataların tekrarlanması günlük ve sıradan bir olay haline gelirdi.
 
Kimse proje paydaşlarının beklentilerini ve projeye katkılarının nasıl sürdürüleceğini bilmediğinden ve umursamadığından paydaşların projeye olan inançları ve kattıkları değerler proje ilerledikçe azalır ve sonunda kaybolup giderdi. Proje bir mucize eseri başarılı bir şekilde sonuçlansa dahi paydaşlar yaşadıkları kopukluk hissinden doğan hoşnutsuzluklarını her fırsatta sponsorlara ve diğer potansiyel müşterilere yakınırlardı.
 
Neyse ki proje yönetimi var ki böyle şeyleri yaşamıyoruz - ya da öyle mi, bu durumlar size bir yerden tanıdık geliyor mu? Proje yönetimi eğitmenleri olarak size bu eksiklik ve sorunların üstesinden gelebilecek bilgi, teknik, tecrübe ve yaklaşımları aktarmaktan memnuniyet duyarız. 
 
Görüşmek ümidiyle ve projelerinizde başarılar dileğiyle.


PEM 360

Bu konuda yapılmış yorum bulunmamaktadır.
İlk yorumu siz yapmak için aşağıdaki formu doldurun.

Yorum Yaz